20 Haziran 2008 Cuma

Sri Sri Ayurveda Türkiye




behice özev
behiceozev@yahoo.com




www.srisriayurveda.de

Ayurveda, bir hayat dersidir. ‘Veda’ bilgi ve bilmek, ‘ayu’ ise yaşam demektir.

Yaşamın dört farklı karakteristik özelliği bulunur. Varoluş, gelişim, süreklilik ve sonlanış. Bu özellikler aracılığı ile hayat; toprak, su, hava, boşluk ve ateşten oluşan beş elemente dayalıdır. Bunu daha basite indirmek gerekirse, işitme, koku alma, dokunma, tatma ve görme duyularımıza yani 5 duyumuza hitap eden nesnelere dayalıdır.

Evrenin oluştuğu bu beş duyu bile tanımlanmış sıkı kalıplar içerisinde değildirler. Birbirleri içine geçmiş şekilde her yerde bulunurlar. Her element, diğer dört elementin özelliğini bünyesinde barındırır. Bu nedenle Ayurveda’nın yaklaşımı; tümden gelim felsefesine dayanarak bu beş elementin de bütün oluğu yönündedir. Aklın yapı maddesi olan boşluk en süptil elementtir. Kemikler,kemik iliği ve derinin yapı maddesi ise topraktır. Derinlemesine bakıldığında, aklın psikolojisini, karakterini ve çeşitli durumlara karşı gösterdiği tepkiyi anlamak için üç farklı ayrım söz konusudur. Bunlar terimsel olarak ‘vata’, ‘pitta’ ve ‘kapha’ terimleri ile adlandırılır.

Ayurveda’nın bütününe bakıldığında, egzersiz, nefes ve meditasyonu içerdiği gözlenir. Nefes, hayatın eş anlamlısıdır. Yaşam nefes almak, nefes almak da yaşamdır. Eğer biri nefes almıyorsa, orada hayattan bir iz yok demektir.

Üç ‘Dosha’

Vata, pitta, kapha, ‘dosha’ olarak anılır. Bu üç dosha, vücuttaki bazı bölümleri diğer bölümlerden daha fazla etkiler. Vata dosha, vücudun alt kısımlarında etkilidir. Mide, bağırsak, gaz ve akne problemleri vata’dan kaynaklanır. Kapha, vücudun orta kısmını etkiler. Öksürmek (cough) kelimesi muhtemelen kapha sözcüğünden gelir. Pitta da, vücudun üst kısmı olan başta etkilidir. Ani kızgınlık hali, pittanın işaretidir. Vücudun üç farklı kısmını etkileyen vata, kapha ve pitta, Yaşama Sanatı 1.Bölüm Kursu’nda öğretilen üç aşamalı bir nefes tekniği (pranayama) ile dengelenebilir. Pranayama’ları yaptıktan sonra, vücuttaki dosha’lar değişir.

Vücutta belirli kısımlar ile ilişkili olan bu üç dosha(vata, kapha, pitta), belirli düzenlerde nefes seviyelerine sahiptirler. Dosha’ları iyileştirmek hayata denge getirir.
Sistemimize sağlığı nasıl getirebiliriz diyorsanız, cevap akli anlamda duruluk yaratmaktır. Eğer akıl birçok düşünce ve duygu ile bloke ise, bu sizin direncinizde bir düşüş yarattığı gibi kendinizi güçsüz hissetmenize de neden olur. Akıl duru, sakin, konsantre ve mutlu ise düşünseler yoğunlaşsa bile hiçbir hastalığa maruz kalmazsınız. Bunun için ilk yapılması gereken özün yaratılışı gereği akli durulur yaratmaktır.

Bir sonrası, hava elementidir. Nefes almak. Burada aromaterapi devreye girer. Vücutta herhangi bir hastalık baş göstermeden önce fizikçiler hastalar üzerinde aura fotoğraflama yaparak özellikle ülser, kanser ve diyabet gibi hastalıkların teşhisi yapabilmektedirler. Bu fotoğrafa bakılarak altı ay öncesinden bile hastalığın vücudun hangi kısmında kendini göstereceği anlaşılabilir. Vücudumuza nefesler(prana) ile enerji yükleyerek auramızı temizleyebilir ve hastalıkları oluşmadan önleyebiliriz. Bu aynı zamanda yoganın yapılış amacıdır. Bu amaç; 'Heyam dhukham anahatam' yani acı ve kederi meydana gelmeden durdurmak, tohumları tomurcuklanmadan yakmayı anlatır.

Sistemi su ile arındırmak, sisteme denge getirir.


Aklı etkileyen birbirinden farklı durumlar söz konusudur. Pitta yüksek seviyede olduğunda aklınıza birçok düşünce dolar. Vata seviyesi dengede olmadığınsa ise kendimizi gergin hissederiz. Kapha dengesiz olduğunda da aklımız uyuşuk olur ve kendimizi uykulu hissederiz. Bunlar başımıza gelebilecek üç farklı dengede olmama halidir. Pitta dengede olmayınca, pittayı daha da kızıştıracak acılı yiyeceklerden uzak durmalıyız. Şekerlemeler ve süt, pittayı yatıştırıcı özelliktedir.

Neem Ağacı, Tulsi Bitkisi ve Limonun Önemi

Bunların hepsi hayatı destekler ve düşmanları yok eder. Neem ağacı, sistemde olupta sisteme zarar veren bütün bakterileri yok eder. Yaprakları hiçbir şekilde vücuda yararlı olan bakterilere zarar vermeyen Neem, anti bakteriyel olma özelliği ile sadece vücudun yapısına aykırı olan bakterileri yok etme gücüne sahip. Fakat antibiyotik aldığınızda bu ilaç, vücudunuzdaki hem iyi hem de kötü bakterileri yok eder. Antibiyotik, bağırsak ve midede sindirime yardımcı olan iyi huylu bütün bakterileri yok eder. Neem ise vücuttaki zararlı bakterileri devre dışı bırakır. Aradaki fark budur.

Ayurvedik Yemek

Ağır bir yemek yediğimizde, yemeğin midemize oturduğunu hissederiz. Eğer meyve gibi pranik yiyeceklerle beslenirsek bunlar hemen sindirilir. Meyve ve sebzelerde prana olduğu gibi vücutta da prana vardır. Sebze ve meyvenin vücuta sindirilmesi, çamurun toprak içine karıştığında erimesine benzer. Fakat pişmiş bir yiyecek yediğinizde bu yiyeceğin vücut tarafından sindirilmesi zaman alır. Sindirim sırasında vücut konsantrasyonunu pişmiş yiyeceklerin sindirilmesine yöneltir ve pişmiş yemek bile enerjiye çevrilebilir.

Ayurveda’nın Avantajı

Geçtiğimiz yüzyıllarda insanlar Ayurveda ile ilgilenmiyorlardı, bütün dikkatler allopati ilaçların üretilmesi ve uygulanması üzerne yoğunlaşmıştı. Şimdilerde ise insanlar doğal yöntemlerle olan iyileştirme yöntemlerine bir geri dönüş yaşıyor. Ayurveda, doğa ile özdeş zararsız olan bir iyileştirme yöntemi ve bu yöntem, bir insanın sadece hasta olan bölgesine değil vücudunun geneline sağlık getiren bir yöntem. Aynı zamanda Ayurveda, problemli olan bölgeyi iyileştirirken diğer fonksiyonları bozan bir iyileştirme yöntemi de değil.

Ayurveda’yı evrenin her köşesine, en küçük yerleşim birimlerinden şehirlere kadar uygulamak gerekmekte. Homoterapi(bir hastalığı benzeri ile tedavi etme yöntemi), Ayurvedik Homoterapi ve Unani de doğal iyileştirme yöntemleri olarak sayılırlar. Sadece Ayurveda’yı uyguladığımızda biraz daha sabırlı olmamız gerekir. Yiyeceklerimize de Ayurvedayı uyarlamamız gerekir.

Ayurveda’nın Sağlığı Üzerindeki Geliştirici Etkileri

Sağlık kelimesinin Sanskritçe’deki karşıtı ‘swastha’dır. Swa, benlik üzerine kurulmuş olan demektir. Ayurveda genellikle yoga ve meditasyonun bir parçasıdır ve evvel zaman önce, bir köyde bulunan fakat şimdi kaybolan bir doktor gibidir. Şimdi ise hiçbir yerleşim yerinde Ayurvedik fizikçiler bulunmamakta. Bu çok kısa bir süre olarak kabul edilebilen elli sene içerisinde olan değişikliğin yansımasıdır. Eğer tamamen bırakırsak, Ayurveda dünyadan silinecek. Kırsal kesimlerde, sağlık ve refah Ayurveda yaygınlaştırılarak geliştirilmelidir.

Sri Sri Ayurveda

Sri Sri Ayurveda, Sri Sri Ravi Shankar tarafından kurulmuştur. Dünya Standartlarında bir organizasyon olan bu kuruluş, Ayurveda’yı bütün iyiliği ile dünya görüşlerine açmaktır. Bu da yüksek kaliteli Ayurvedik ilaçların, kişisel bakım ürünlerinin, yiyeceklerin üretilmesi ve eski ve nadir kalmış olan ayurvedik bakımların, medikal kampların ve farkındalık programlarının ve bahçede bitki yetiştirme kültürünün kazanılması ile mümkündür.